A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

A

ACI SU ( BREAKISH WATER ) : Hafif tuzlu su.

ADSORBSİYON ( ADSORBTION ) : Moleküllerin katı yüzeylere tutunması.

AĞIR METALLER ( HEAVY METALS ) : Kurşun, civa, çinko vb. çevre ve insan sağlığı açısından tehlikeli nitelik taşıyan metaller.

AKIŞKANLIK ( VISCOSITY ) : Sıvının akış hızını belirleyici özellik.

AKM ( SS ) : Askıda katı maddeler ( suspended solids ) Suda çözünmeyen maddelerdir. Bunlar kum, çamur ve çökebilen tuzlardır. Sudan filtrasyon prosesi ile ayrılabilirler. Bazıları gözle görülemeyen boyuttadır.

AKTİF KARBON ( ACTIVATED CARBON ) : Endüstriyel baca gazlarından kaynaklanan kokuların ve zehirli maddelerin giderilmesine yönelik adsorbsiyon sürecinde kullanılan maddedir. Aktif karbon parçacıkları sudaki organik maddeleri absorblar.

AKTİF KARBON ARITMA SİSTEMİ : Aktif karbonun yaygın uygulama alanı, suyun içinde mevcut organik madde, renk, koku, tat ve klor giderimidir. Ancak burada, söz konusu olan sadece fiziksel bir süzme işlemi değildir. Aktif karbon sistemler, fiziko-kimyasal arıtma yapan sistemlerdir ve suyun arıtılması esnasında adsorpsiyon mekanizması işlemektedir. Aktif karbon kömürümsü ancak çok geniş yüzey alanına (1000-1500 m2/gr) sahip bir malzemedir. Organik kirliliğin olduğu sularda ve klor giderme amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır. Aktif karbon ile ilgili dikkat edilmesi gereken bir konu, bakteri üremesi için uygun ortam oluşturabilmesidir. Çünkü, aktif karbon organik maddeyi tutar ve eğer suda bakteri varsa, bakteri bu organik maddeyi besin olarak kullanarak üreyebilir. Bu gibi durumlarda bakteri kaçağı oluşumu mümkündür. Bu sebeple aktif karbonun öncesinde ve sonrasında suyun dezenfekte edilmesi önemlidir. Aktif karbon sistemlerin dizaynında, ünite tankı içindeki yatak hızının klor giderimi için 25 m/saat'i organik madde giderimi içinse, 6 m/saat’i aşmaması gerekir. Bu hızı aşan durumlarda ünite verimli çalışmayacaktır.

AKTİF KARBON FİLTRELER : Suyun tat, koku, zehirli maddelerden arıtılması gibi işlemleri için kullanılır. Ayrıca suda bulunabilecek klor fazlasının tutulmasını sağlayarak insan sağlığı için tehlikeli olan organik klor bileşiklerinin oluşmasını önler. Zaman kontrollü olarak geri yıkama yaptıran kontrol valfi bulunmaktadır. Aktif Karbon filtrelerin üzerinde bakteriler ve pirojenler çoğalabilir. Bakteri üremesine engel olmak için karbonun sürekli aralıklarla temizlenmesi ya da değiştirilmesi gerekmektedir. Tüm emme yüzeyleri kullanıldığında, kontrollü bir ısı işlemiyle reaktive edilmelidir. Bu işlemi yerinde gerçekleştirmek kolay değildir.

ALKALİNİTE : Genellikle bikarbonat ya da karbonat iyonlarının varlığı nedeni ile asidi nötralize etme kapasitesi.

ALÜMİNYUM : ( İçme Suyunda Max : 0.2 ppm )

AMONYAK : ( İçme Suyu Max : 0.005 ppm ) Gübre üretiminde kullanılan tahriş edici gaz.

ANGSTRÖM ( A0 ) : Işık dalgalarının boyunu ölçmekte kullanılan 1 metrenin 10 milyarda 1’i olan uzunluk birimidir. 10-10 olarak yazılır. 1A0 yaklaşık 1 hidrojen atomu çapına eşittir. Gözle görülen ışık 4000 ile 7000 A0 arasındadır.

ANHİDRİK : Susuz.

ANTİMON : ( İçme Suyu Max : 0.0005 ppm )

ANTİSKALANT : Sertlik ve silika minerallerinin RO membran yüzeyine yapışmasını engellemek için kullanılır.

ANYON : Negatif yüklü iyon.

ANYONİK REÇİNE : Anyon değiştirici reçine.

ARSENİK : ( İçme Suyu Max : 0.01 ppm )

ASBEST KİRLİLİĞİ ( ASBESTOS POLLUTİON ) : Çimento sanayiinden ve otomobillerdeki fren balatalarının aşınması sonucu ortaya çıkan emisyonların yol açtığı asbest kaynaklı kirlilik.

ASİT YAĞMURU ( ACID RAIN ) : Esas olarak sanayi tesislerinden, konutların ısıtılmasından ve otomobillerden kaynaklanan, sülfür ve azot oksitleri içeren su buharı emisyonlarının yol açtığı asit çökelmesi. 

ASİTLENME ( ACIDIFICATION ) : Toprağın ve suyun asitli emisyonlarla kirlenmesi.

ASKIDA KATI MADDE ( AKM ) : SUSPENDED SOLIDS ( SS ) : Suda çözünmemiş halde bulunan katı maddeleri ifade eden terim.

ATIK SU ( WASTE WATER ) : Konutların pis su ve lağım sularından, endüstriyel sıvı atıklardan ve sel sularından kaynaklanan sıvı atık.

AZOT ( N : NITROGEN ) : Atmosferin % 80 ini oluşturur. Etkisiz ve tepkimeye girmeyen bir gazdır. Bu nedenle su kimyasında önemli bir rol üstlenmez.

B

BAKIR : ( İçme Suyu Max : 1.5 ppm )

BAKTERİ ( BACTERIA ) : Klorofilsiz, tek hücreli ya da ipliksi mikroorganizma. Bakteri, havada, toprakta ve denizde ayrışan maddede oluştuğu ve bozunma sürecine yardımcı olduğu için kirlilik kontrolü açısından büyük önem taşır. Doğada bilinen en küçük bakteri 0.2 mikrondur.

BASINÇ FARKI : Tesisatta herhangi iki noktadaki basıncın 'bar' ölçüsü ile farkıdır. Filtrelerde giriş ve çıkış basınç farkından filtrenin doygunluk derecesi anlaşılabilir. Temiz bir filtrede basınç farkı 0,1 bar olmalıdır. 

BENZEN ( BENZENE ) : Kanser yapan endüstriyel çözücü.

BERİLYUM ( BERILLIUM ) : İnsanlar üzerinde zararlı etkiye sahiptir.

BİOKİMYASAL OKSİJEN İHTİYACI : Bir su örneğindeki organik maddelerin biokimyasal bozulması için gereken oksijen miktarını gösteren bir ölçüdür.

BİYOLOJİK ARITMA ( BIOLOGICAL TREATMENT ) : Atık suyun mikroorganizmalar kullanılarak arıtılması.

BOR : ( İçme Suyu Max : 0.3 ppm )

BULANIKLIK ( TURBIDITY ): Suda bulunan askıda katı maddelerden ileri gelen bir problemdir. Çamur, kum, çöken tuzlar v.b. Ölçü birimi NTU'dur.

C

CAMLAŞMA/SİLİŞLEŞME : Genellikle yüksek basınçlı kazan ve boylerlerde rastlanan yüksek sıcaklıkta silisyum taşlaşması ile oluşan biçim.

CIVA ( MERCURY ) : ( İçme Suyu Max : 0.001 ppm )

CRYPTO : Suda bulunan Cryptosporidium adlı bir asalağın kısaltılmış hali. İçme suyu ve özel kuyularda bulunabilir. İshale, kıramplara ve ağır durumlarda ölüme neden olur.

Ç

ÇAMUR : katı maddelerin filtre malzemesi yada filtre bölmeleri üzerinde birikmesi.

ÇAPRAZ AKIŞLI MEMBRAN FİLTRASYONU : Bir sıvının bileşenlerini yarı geçirgen membranlarla ve basınç uygulamakla membran yüzeyine paralel akış sağlamak yolu ile ayırmak.

ÇEVRİM : Bir filtrenin temizleme gerektirmeden suda bulunduğu süre.Temizleme süresini belirtmek amacı ile kullanılır.

ÇİNKO : ( İçme Suyu Max : 3 ppm )

ÇÖKELTİ : Eriyik yada sıvı karışım içindeki çözülmeyen madde.

ÇÖKME : Bir kimyasal tepkime sonucu çözülmeyen bir madde yaratma işlemi.Genellikle çökebilir duruma gelmek için büyüklüğü artan bir kristalin birleşimidir.

ÇÖZÜLMÜŞ KATI MADELER: Filtreden geçirilmiş bir kaynağın buharlaştırılarak kuru hale getirilmesinden sonra geride kalan maddeler. 

D

DAMITIK : Yoğunlaşan buharlarla oluşmuş damıtma suyu.

DAMITMA : Kaynayan sudan buharı soğuk bir yüzeyde toplayarak yoğunlaştırma işlemi.

DAYANIKLI KİMYASALLAR : Zararsız hale getirilmelerini ya da giderilmelerini sağlayacak biyolojik ve kimyasal süreçlere karşı dirençli toprak ve su kirleticileri. Örnek olarak kurşun, bakır, arsenik ya da tarım ilaçları, deterjanlar verilebilir.

DDT ( DİKLORODİFENİLTRİKLORETAN ) : Son derece kuvvetli bir zehir ( Böcek öldürücü ). Kalıntıları yaklaşık olarak 15 yıl varlığını sürdürür.

DEKARBONİZASYON : Sudaki karbondioksiti genellikle kule veya hava temizleyicilerle uzaklaştırmak.

DEMİNERALİZASYON SİSTEMLERİ : İyon değişim işlemi veya benzer bir yöntemle, bütün mineralleri alınmış suya demineralize su denir. demineralize ünitesi en az iki kolondan oluşmaktadır. Birinci kolonda katyonik reçine bulunmakta ve normal yumuşatma prosesinde olduğu gibi pozitif yüklü metal iyonlarını uzaklaştırır . Ancak yumuşatma prosesinden farklı olarak sistem rejenerasyonunu tuz yerine asitle yapmakta ve reçineyi sodyum yerine hidrojen iyonları ile yenilemektedir.. Yüklü iyonlar, değişim materyaline yapıştıklarında yükleri kadar hidrojen iyonu bırakılır. Hidrojen iyonlarının artması yüzünden çözeltideki asit miktarı artar. Bu noktada deiyonizasyon prosesinin yarısı tamamlanmıştır. Pozitif yüklü metal iyonları arıtılmakla birlikte çözeltide, hidrojen iyonları ve anyonlar bulunmaktadır. İkinci kolonda ise anyonik reçine bulunmaktadır ve çözeltideki negatif iyonları absorbe etmektedir. Reçine doyduğunda ise (çıkış suyundaki iletkenlik değerinden hemen anlaşılabilir) rejenerasyon işlemi baz ile yapılmaktadır. Burada da rejenerasyon sonucunda hidroksit reçineye bırakılır. Bu durumda çözeltide birinci aşamadan kalan H+ ve ikinci aşamada ortaya çıkan OH- iyonları bulunmaktadır. Bunlar birleşerek su molekülü oluştururlar. sonuç olarak, bu proses sonunda mineralsiz bir su elde edilir. Deiyonize su genel olarak korozyonu önlemek amacı ile kullanılır. Bunun dışınga günümüzde bir çok sektör iletkenlik değeri çok düşük sularla üretim yapmaktadır. Dolayısıyla, günümüzde deiyonize sistemlerin önemi artmıştır. Ancak bu konudaki en büyük rakibi ro ile sürekli kıyaslanarak kullanılmaktadır. Deiyonize tamamen demineralizasyon anlamına gelmez. Deiyenizasyon, iyonik formdaki çözünmüş maddelerin uzaklaştırılmasıdır. Bunun yanında, Distilasyon ve ro gibi su arıtım yöntemleride çözünmüş katıları sudan uzaklaştırır. Bunlar sadece iyonik formdaki çözünmüş maddeleri suda uzaklaştırmakla kalmaz, aynı zamanda iyon formunda olmayan şeker ve diğer organik maddeleri de uzaklaştırır. İyon formundaki çözünmüş maddeler suyun elektrik iletkenliğini artırır. Bu yüzden bunların ölçümü iletkenlikle yapılır. Suyun ne kadar saf olduğunu ölçmek için iletkenlik ölçülür.  ANYON : Solusyondaki negatif yüklü iyondur. Cl - gibi yüklü tek bir atomdan veya SO4-2 ( sülfat ) gibi yüklü atom gruplarından olabilir. Katyon : Solusyondaki pozitif yüklü iyondur.  Ca ++ gibi yüklü tek bir atomdan veya  NH 4 + gibi yüklü atom gruplarından oluşabilir. Basit iyon örneği : Na+ Komplex iyon örneği : OH –

DEMİR : Demir miktarı 0.3 ppm’den fazla ise suyun tadını bozar. ( İçme Suyu Max : 0.3 ppm ) Temasta olduğu metalleri aşındırır.

DETERJAN ( DETERGENT ) : yaygın olarak kullanılan, yüzey aktif temizleme maddesi. Bakteri ve organizmaları da yok eden deterjanlar su kirliliğinin en önemli nedenlerinden biridir.

DEVR-İ DAİM ( FLOW THROUGH ) : Kesintisiz dolaşım.

DEZENFEKSİYON : Dezenfeksiyon ve sterilizasyon işlemleri birbirinden ayrılmalıdır. Sterilizasyon, dezenfeksiyondan daha ileri bir kademe olup, sporlar dahil sudaki tüm canlıların öldürülmesidir. Suyun berrak olması dezenfektan maddenin etkisini arttırır. Özellikle UV cihazından önce suyu 5 ila 10 micron seviyesinde filtre etmek gerekir. Klor bazı patojenleri öldürmezken, UV ve ozon tüm mikroorganizmaları öldürür.

DİRENÇ : Bir maddenin (suyun) elektrik akımına gösterdiği direnç ve bu direncin ölçülmesi.İletkenliğin tersi.

DOYMA : Bir eriyiğin belli bir sıcaklık ve basınç altında daha fazlasını çözemeyecek kadar çözülmüş katı madde,sıvı yada gaz içermesi.

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ : World Health Organization. Birleşmiş milletler içinde yer alan bu kuruluş içilebilir su standartlarını belirler.

DÜZ EKSENLİ FİLTRE : Giriş – çıkış ve filtre elemanlarının eksenlerinin tek bir doğru çizgi üzerinde olduğu bir filtre tertibatı.

E

ELEK ( MESH ) : Dokuma filtre kumaşı yada telindeki bir inçlik bir çizgi üzerindeki elyaf sayısı. Filtre bölmesi anlamında da kullanılır.

ELEKTRODİYALİZ : Membranın iki ucuna takılı elektrodlarla uygulanan elektrik gücü ile diyaliz.

EMME ( ABSORB ) : Bir sıvının,emici maddenin elyafı yada partiküllerinin katı yapısı içine girmesi ve                           bunun sonunda emici maddenin,sıvıyı içine alacak biçimde genişlemesi. 

ENJEKSİYON : Su arıtımında,suyun kimyasını değiştirmek yada belli birleşimleri filtrelemek amacıyla işlene suya kimyasal maddelerin yada araçların eklenmesi.

ETKİN ALAN : Bir filtre elemanının,su akışına maruz kalan toplam malzeme alanı.

F

FENOL TÜREVLERİ : Beyin bozuklukları, dolaşım sistemleri bozuklukları, böbrek yetmezliği, solunum durması ve mide kramplarına neden olurlar.

FENOLOJİK MADDELER : ( İçme Suyu Max : 0.002 ppm )

FİLTRASYON : Sıvıyı geçirgen bir maddenin içinden geçirerek, bulanıklığa ve tortuya sebep olan katı partikülleri sıvıdan ayırma işlemidir.

FİLTRE : Katı maddeleri sıvılardan ayırma işlemini gerçekleştiren gözenekli madde.

FLOKÜLASYON : Topaklaştırma.

FLORÜR : ( İçme Suyu Max : 1.5 ppm )

FR ( FRANSIZ SERTLİĞİ ) : Fransız sertliği ( Fr ) veya mg/lt CaCO3 ülkemizde yaygın olarak sertlik sınıflandırmasında kullanılan birimlerdir. Suyun içindeki sertlik iyonlarının konsantrasyonunu tanımlamada kullanılır. 1 Fr derecesi 10 mg/lt CaCO3 sertliğine eşittir.

FTU : Formanize bulanıklık birimleri. Bulanıklık ölçer ile ölçülen bir bulanıklık ölçüsü.

G

GEÇEN ( PERMEATE ) : Bir filtre sisteminde,suyun membrandan geçen bölümü.

GEÇİCİ SERTLİK : Suyun kaynatılmasıyla sertlik çökelme yoluyla giderilmiyorsa buna geçici sertlik denir.

GERİ YIKAMA : bir eriyiğin akışını bir filtrasyon sistemi ile tersine çevirme.

GPD : Günde galon. 

başa dönmek için

H

HAVALANDIRMA : Bir su kaynağına oksitlenme yada karıştırma amacı ile hava eklenmesi.

HEMODİYALİZ : Böbrek hastalarının kanını diyaliz membranları ile temizleme işlemi.

HİDROFİLİK : Suyu kabul eder nitelikte.

HİDROFOBİK : Suyu reddeder nitelikte.

HİDROFOR : Su basınçlandırma sistemidir. Su arıtmada basınç önemli ve özellikle ters yıkamalı cihazlarda gereklidir.

HİDROJEN SÜLFÜR : Ağır bir çürük yumurta kokusu ile hissedilen toksik bir gaz. Anaerobik bakterilerin yaygın bir yan ürünüdür.

HİDROLOJİK ÇEVRİM : Suyun, buharlaşma, yoğunlaşma, yağış ve akış yolu ile yüzey suları, deniz, gökyüzü ve toprak devridaimini yapmasıdır.

HOUSING : Kartuş filtre kabı.

başa dönmek için

 

İ

İLETKENLİK ( CND ) : Suyun elektrik akımını iletme kapasitesidir. Aynı zamanda sudaki çözünmüş inorganik maddelerin bir göstergesidir. İletkenliği yüksek sular büyük ölçüde korozif etki gösterir. Arıtımı ters ozmoz veya deiyonizer (demineralizasyon) ile yapılır.

İYON : Bir yada daha çok elektron kaybeden yadsa kazanan ve böylece net bir elektrik yüküne sahip olan bir atom yada moleküldür.

İYON DEĞİŞTİRME : Bir eriyikten yüze tutulan iyonların, reçine denilen küçük katı yapılara tutunmuş aynı değerdeki yükü iyonlarla yer değiştirmesi.

J

JTU ( JACKSON TURBIDITY UNITS ) : Jackson Bulanıklık Birimleri.

K

KADMİYUM : ( İçme Suyu Max : 0.003 ppm )

KALICI SERTLİK : Çökelme yoluyla sertlik giderilemiyorsa bu kalıcı sertlik var demektir. 

KALSİYUM ( Ca ) : ( İçme Suyunda Max : 100 ppm ) Taşlaşma özelliği gösterir.

KARBON FİLTRE SİSTEMLERİ : Karbon filtrelerin dizaynında dikkat edilmesi gereken hususlar; 1 . Filtre işleminde kullanılan aktif karbon mineralinin fiziksel ve kimyasal özellikleri, 2 . Suyun aktif karbon ile olan temas süresi ( mineral miktarı ), 3 . Mineral tankının çapı ( Suyun geçiş hızı ),  4 .  Otomasyon valfi yapısı ( Tesisat çapı, geri yıkama debisi )  Sistemi oluştururken; kullanılması gereken otomasyon, mineral, mineral tanklarının boyutları gibi noktalara dikkat edilmeli ve sistem bu dizayn parametrelerine göre hesaplanmalıdır.  Bu sistemler de; tekli, dublex ve triplex olmak üzere üçe ayrılır, aşağıda bu cihazlara ait teknik özellikleri görebilirsiniz. Sistemlerde hamsudaki serbest klor ve toplam organik madde konsantrasyonu, saatlik ve günlük debiler çok önemlidir. Sistem ihtiyaca göre dizayn edilirken hangi sistemin daha ekonomik olduğu kontrol edilmelidir. Aktif karbon filtrelerde de diğer sistemlerde olduğu gibi PE gövdeli tanklar yada epoksi kaplı çelik tanklar kullanılmaktadır. Sistemlerde değişen tek nokta ise otomasyon sistemlerinin çalışma prensipleridir. Zaman kontrollü, hacim kontrollü, elektronik panel kontrollü ( mikroprosesör ), pnömatik yada manuel olabilen bu sistemler her iki tank modelinde de kullanılabilmektedir.

KARBON FİLTRELER : Aktif karbon, sularda; renk, tat, koku giderici olduğu gibi çözülmemiş organik ve organik olmayan kirliliklerinde arıtılmasında kullanılmaktadır. Aktifleştirme işlemi ile yüzey alanı yaklaşık 100 kat arttırılan karbon mineralleri, organik maddeleri absorbe ederek filtre ederler. Yoğunluğu çok düşük olan karbon mineralleri iki çeşittir. 1 . GAC ( Granular Activated Carbon ) : Granül aktif karbon  2 . PAC ( Powdered Activated Carbon ) : Toz aktif karbon.  Aktif karbon üretilmesinde en yaygın kullanılan hammaddeler; hindistan cevizi kabuğu, kömür, odun ve petrol artıklarıdır. Aktifleştirmede kullanılan hammaddelerin çoğu, işlenmemiş halde normal olarak 10 - 20 m2 / gram iç yüzey alanına sahiptirler. Aktifleştirme işlemi, karbonun buhar kullanılarak kontrollü bir oksitlenmeye maruz bırakılması ve böylece, iç yüzey alanının yüksek ölçüde gelişmiş duruma ulaşmasıdır. İç yüzey alanının 700-1500 m 2/gram arasında artışı, proses koşullarına ve kullanılan hammaddenin cinsine bağlıdır. İç yüzey alanı değişik çaplardaki deliklerin çok gelişmiş bir şebekesi ile meydana gelir. Tüm aktif karbonlar yapılarında; mikro, meso ve makro deliklerin karışımlarını bulundururlar.

KARBONAT SERTLİĞİ : Sudaki kalsiyum ve magnezyum  karbonatları ve bikarbonatlarının yol açtığı sertlik .

KARBONDİOKSİT ( CO2 ) : Atmosferin % 2 sini oluşturur. Suda serbest halde veya bileşik halde bulunur ( karbonat, bikarbonat ). Yeraltı sularında karbonik asit olarak bulunur. Yüzey sularında daha az bulunur. Serbest halde bulunan CO2 son derece korozif bir etkiye sahiptir.

KARIŞIK YATAK : Hem katyon hem de anyon reçinelerinin karışık olarak bulunduğu bir iyon değiştirme tankı.Suyun tam olarak iyondan arındırılması.

KATYON : Pozitif yüklü iyon.

KATYONİK REÇİNE : Katyon değiştirici reçine.

KİMYASAL DOZLAMA SİSTEMLERİ : İçme ve kullanma suları için dezenfeksiyon kimyasalları dozlayabilen dozlama sistemleridir. Düşük gürültü seviyesinde çalışan, probe kontrollü, debi kontrollü olan ve ya manuel kontrollü çalışabilen pompalardır.

KİMYASAL REAKSİYON : Sudaki klorun denge durumu, suyun pH derecesine bağlıdır ve aşağıdaki şekilde değişir.  PH 3'den az : hipoklorür asiti ( HOCl ) ve önemli miktarda klor ( Cl2 )mevcuttur.
PH 4-7 arası : hipoklorür asidi ( HOCl ) daha fazladır ve suda serbest halde bulunan klor,
yüksek PH değerinin azalmasına yol açar. PH 7'den fazla : serbest hipoklorit iyonları; ( Ocl ) gittikçe artar. klordan arındırma yarı değeri; aktif karbonun kloru arındırma yeteneği, sıklıkla klordan arındırma yarı değer testi ( alman standardı DIN 19603 ) ile nitelendirilir. Bu test, verilen bir debi değerine karşılık , klor konsantrasyonunu yarıya düşürmek için karbonun sahip olması gereken yatak derinliğini belirler.

KLOR ( Cl ) : Ağartıcı, mikrop öldürücü ve pasdan arındırıcı özellik gösterir. Klor kimi yerlerde içme suyunun tad ve kokusunu, organik maddeleri okside ederek iyileştirir. Sıvı klor 34°C’de kaynar. 

KLOR İLE DEZENFEKSİYON : Klor eskiden beri en yaygın kullanılan dezenfektandır. Yaygın kullanımında klorun ucuz bir dezenfeksiyon sistemi olmasının yanı sıra, kalıcı etkiye sahip olması da önemli bir etkendir. Klor, suya karıştırıldığı anda, suyun içindeki bazı organik maddeler ve ağır metallerle reaksiyona geçer. Tüm reaksiyonlar meydana geldikten sonra, 0.5 mg/lt serbest bakiye klorun suda bırakılması, nihai kullanım noktasına kadar mikroorganizmal faaliyeti önleyecektir. Ancak klorlama yapıldıktan sonra herhangi bir noktada, serbest bakiye klorun aktif karbon sistem vasıtası ile sudan alınması, arıtma sistemi sonrasında suyu mikroorganizmal kirlenmeye açık hale getirecektir. Klorlanmış su, aktif karbon sistemden geçirilse bile, 0,1 mg/lt bakiye klorun by-pass edilmesi tavsiye edilir. Ancak, klorun, suyun içindeki bir takım organik maddelerle birleşerek, insan sağlığına zararlı kanserojen kimyasal bileşiklerin ( trihalometan, kloroform vb.) oluşumuna sebebiyet verdiği bilinmektedir. Klor kullanımı kontrolsüz yapıldığı takdirde bu tip kimyasalların oluşumu mümkündür.

KLORÜR ( Cl ) : ( İçme Suyunda Max : 250 ppm )

KOKU : İstemeyen bir parametredir. Koku gideriminde yaygın olarak aktif karbon ve havalandırma kullanılmaktadır.

KOROZYON ( CORROSION ) : genellikle kimyasal etki ile, bir maddede zamanla oluşan yıpranma.

KROM : ( İçme Suyu Max : 0.005 ppm )

KUM FİLTRELERİ : Tüm sularda en belirgin kirlenme parametresi olan bulanıklık; suda askıda katı madde, organik madde, silis, tortu vb olduğunu göstermektedir. Bu kirleticiler arasında belirgin bir çapa sahip olanlar fiziksel tortu filtrasyon üniteleri ile arıtırız. Sularda bulunan bir çok kirletici ise, doğrudan filtrasyon ile sudan uzaklaştırılamaz. Bu kirleticiler genellikle okside edilerek, yada bazı kimyasallarla yumaklaştırılarak filtrelere alınırlar. Tanecik çapları büyüyen kirleticiler böylelikle daha kolay ve yüksek bir verimde arıtılmış olurlar. Tortu filtreleri de tüm teknolojik ekipmanlar gibi tamamen doğadan esinlenerek bulunmuş ve geliştirilmiştir. Toprakta değişik katmanlarda süzülerek yeraltına ulaşan suların bulanıklık ve tortu içeriği yönünden yüzey sularına göre daha temiz olduğu görülmüş ve sular toprak katmanlarında filtre edilmeye başlanmıştır. Bu teknoloji bugün kullandığımız tortu filtrelerinde 5 –6 katmanlı kum filtrelere, antrasit yada quartz minerali kullanımına gelmiştir. Kum filtreleri iki ana kolda incelenebilir.   1 - Açık Kum Filtreleri ( a- Hızlı Kum Filtreler b- Yavaş Kum Filtreler ) 2 - Basınçlı Kum Filtreleri Açık kum filtrelerinde; yavaş kum filtreleri dizaynı için geçiş hızı 0,4 m/saat iken, hızlı filtrelerde bu hız 5 m/saat ile 10 m/saat arasında değişmektedir. Basınçlı kum filtrelerinde ise bu hız 20 m/saat’e kadar kabul edilmektedir ( sudaki kirlilik yüküne bağlı olarak ) Günümüzde ise basınçlı kum filtreleri daha fazla tercih edilmektedir.  Bunun başlıca nedeni ise basınçlı kum filtrelerinde gerekli olan yüzey alanının daha düşük olması ve  sistem  kontrolünün  daha  kolay  olmasıdır.   Tam  otomatik  tortu  filtresi  dizayn ederken, en önemli noktalar aşağıda belirtilmiştir.  1 .  Su kirliliği  ( gerekli ise ön arıtma kullanılması )      2 . Geçiş Hızı ( saatlik debi / mineral tankı kesit alanı )  3 . Yatak kabarma yüksekliği  4 . Saatlik pik debi ( otomasyon dizaynı için )

KURŞUN : ( İçme Suyu Max : 0.01 ppm ) Beyin bozuklukları, böbrek rahatsızlıkları ve kemik iliği hastalıklarına yol açar.

L

LEGIONELLA BAKTERİSİ : Legionellea bakterisine doğal sularda ve tabiatta az rastlanır. Bu düşük karşılaşma oranı açısından insan sağlığı için risk teşkil etmekten uzaktır. Buna rağmen su hatlarında (25°C-55°C) hızla çoğalarak insan sağlığı için tehlikeli bir hal alabilirler. Legionellea bakterisinin yeniden oluşumu ve hayatta kalması; pH, diğer mikroorganizmaların varlığı (Bu organizmalar taşıyıcı hücre görevi yaparak Legionella bakterisini dezenfektanlardan korur ve hayatta kalmasını sağlarlar), biofilm oluşması, sıcaklık ve nütrient sayısı gibi bir çok faktöre bağlıdır. Legionellea bakterisi havadaki aerosollerle kaynağından ayrılarak insan solunum sistemine giriş yapabilir. Soğutma kuleleri, buhar kondensleri, nemlendiriciler, fıskiyeler, kaplıca banyoları, sıcak su sistemleri, uzun süre bekleyen veya durgun sıcak su içeren su boruları ve duş başlıkları gibi sistemler insan sağlığını riske edebilecek şekilde Legionellea Bakterisinin yeniden oluşmasına uygun ortamları teşkil ederler. Ayrıca, klozetlerde de bu bakteriye rastlanmıştır. Legionellea infeksiyonu iki şekilde kendini belli eder. 1. Lejyoner Hastalığı. 2. Pontiac Humması 1)Lejyoner Hastalığı: Düşük şiddette nöbet veya kriz yapan ancak yüksek oranda ölümcül olan ve hava ile bulaşabilen ciddi bir hastalıktır. Bellirtileri ani ateş, öksürük, titreme, sürekli başağrısı, adele ağrısı, bilinç kaybıdır. Hastalığın kuluçka dönemi 2-10 gündür ve uygun antibiyotiklerin zamanında verilmesi ile iyileştirilebilir. Bu hastalığa en çok erkekler, orta yaşı geçkin kişiler, sigara ve aşırı alkol kullananlar, bağışıklık sistemi zarar görmüş kişiler, önceden akciğer hastalığı bulunanlar ve kronik kalp hastalığı olanlar yakalanmaktadır. 2) Pontiac Humması: Bu hastalık ise daha az tehlikelidir ve hava ile bulaşmayan cinsi de denebilir. Ancak bulaşırsa %95 oranında hastalık yapar. 2-5 gün arasında ortadan kalkar. Bir çok kereler teşhis edilemezler. Kuluçka dönemi çok kısadır. Ağır giribe benzer. Baş ağrısı, titreme, adale ağrısı yapar ve 48 saat sonra azalmaya başlar.       Mikrobiyolojik su analizi : Toplam bakteri sayısı, mevcut su arıtma sisteminin ne kadar etkili olduğunu gerçek anlamda ortaya koymasına rağmen , Legionellea popülasyonuyla direk orantılı değildir. Mililitrede 1x105’in üzerindeki koloni sayımı mevcut mikroorganizma kontrol prosesinin etkili olmadığını gösterir. Legionellea bakterisi için yüksek etkili bir su arıtma rejimi uygulanmalıdır

M

MAGNEZYUM ( Mg ) : ( İçme Suyunda max : 50 ppm )

MANGAN : ( İçme Suyu Max : 0.05 ppm ) Temasta olduğu metalleri aşındırır.

MEMBRAN : Gözeneklerin kontrollü bir biçimde dağıldığı polimer film.

METAN : Suda bulunması sağlığa zararlıdır.

MG/L : Bir litre sudaki elementin miligram olarak ifadesi.

N

NANOMETRE ( nm ) : 10 angström’e eşit uzunluk birimidir. ( 10-9 m )

NİKEL : ( İçme Suyu Max : 0.02 ppm )     

NİTRAT ( NO3 ) : ( İçme Suyu Max : 45 ppm ) Fazla miktarda nitrat içeren suların içilmesi sonucu, sözellikle bebeklerde kandaki hemoglobinin, metahemoglobine dönüşmesi ile oksijen alamama ve hücrelere oksijen taşıyamama gibi problemler ile karşılaşılmıştır. Tıpta buna Blue Baby Sendromu adı verilir.

NİTRİT ( NO2 ) : ( İçme Suyu Max : 0.005 ppm )

NOMİNAL AKIŞ : Tüm besleme suyu akışının tek bir yönde ve doğrudan filtre aracından geçmesi.

NTU : Bulanıklık ölçü birimi. Sular 20 NTU seviyesine kadar temiz bir görünümdedir. Bulanıklık 75 NTU'ya ulaştığında suyun görünümü bulutlu bir yapıdadır. Amerikan içme suyu standartlarına göre 1 NTU'nun altında olmalıdır.

O

OKSİDASYON : oksitleyici

OKSİJEN ( O ) : Atmosferin %18 ini oluşturur. Korozif etki gösterir. ( İçme Suyu Max : 3.5 ppm )

ORGANİK BİLEŞİKLER : Organik bileşiklerin çoğu toksiktir. Bunlar aktif karbon parçacıkları tarafından absorblanır.

ORGANİK MADDELER : Karbon bileşikleridir. Karbonun kimyasal yapısı diğer elementlerle sayısız kombinasyonlar meydana getirmesine izin verir. Tüm organik maddeler yaşayan organizmaların ( bitki, bakteri, virüs, protozon, yosun, v.b. ) bozulmaları ve çürümeleri ile meydana gelmektedir.

OZON ( O3 ) : Etkili olduğu kadar, maliyeti de yüksek bir dezenfeksiyon aracıdır. Dezenfeksiyon sonrası mutlaka sudan alınması gerekir. Ozon gazının topaklaştırıcı etkisi vardır. Ozonun yarılanma süresi normal sıcaklıkta 20 dakikadır. Eser miktarda bir ozon artığı, suda tam bir dezenfeksiyon olduğunu gösterir. Ozon gazı sudaki katı partikülleri floklaştırma özelliğine sahiptir.

OZON JENERATÖRÜ : Kuru hava veya saf oksijene yüksek voltaj uygulayarak ozon gazı ( O3 ) elde etmekte kullanılan jeneratör türüdür.

P

PESTİSİTLER : ( İçme Suyu Max : 0.00001 ppm )

PH : Sudaki hidrojen iyonlarını konsantrasyonudur. Değeri 0 ile 14 arasında değişir. Nötr bir suyun pH değeri 7 dir. Düşük pH değeri suyun asidik; yüksek pH değeri bazik olduğunu gösterir. ( İçme Suyu Min : 5.5 Max : 8.5 )

PIHTILAŞTIRICI : Suya eklendiğinde asılı partiküllerin daha büyük guruplar halinde toplanmasına ve daha sonra ağırlıkça çökmesini sağlayan kimyasal maddedir.

PİROJEN : Memelilerde ısının yükselmesine yol açabilecek maddeler.genellikle bakterilerin hücre büyümesi sırasında döktüğü organik bir maddedir.

POLİSİLİDİK AROMİK HİDROKARBONLAR : ( İçme Suyu Max : 0.00002 ppm )

POTASYUM : ( İçme Suyunda Max : 12 ppm )

PPB : Milyarda parça,litrede mikroorganizma eşdeğer kabul edilir.

PPM ( mg/l ) : Kilogramın milyonda biridir.

PPT : Trilyonda parça, litrede nanograma eşdeğer kabul edilir.

R

REÇİNE : İyon değiştirme işleminde sudaki erimiş tuzları uzaklaştırmak için özel olarak üretilen polimer boncuklar.

REJENERASYON : İşleme suyu veya atık sudan uzaklaştırılan iyonların iyon değiştirme reçinesinden atılması.

RENK : Suya renk veren maddeler organik maddeler ( yaşayan bitkisel varlıklar, çürümüş bitkiler, topraktaki organik maddeler) ve inorganik maddeler ( demir ve mangan bileşikleri, tekstil-boya-vb sanayi atık suları ) olmak üzere ikiye ayrılabilir. Gerçek renk 0,45 mikron filtrasyondan sonra ölçülür. Genellikle renk koagülasyon, çökeltme ve filtrasyon yardımı ile giderilebilmektedir. Suda organik maddeler ve klordan kaynaklanan renk gideriminde aktif karbon kullanılmaktadır.

REVERSE OSMOSIS ( TERS OZMOZ ) SİSTEMLERİ : Ozmoz, binlerce yıldır bilinen doğal bir prosestir ve ro’nun temelini oluşturur. Yaşayan hücre duvarları doğal yarı geçirgen membranlardır. Hücre zarı dışında bulunan örneğin; yüksek miktarda su; hücra zarından süzülerek geçer ve zarın iki tarafındaki yoğunluğu ve basıncı eşitlemeye çalışır. Membranın yarı geçirgen doğal yapısı sayesinde suyun geçişi, çözünmüş minerallerin geçişine göre daha kolay olur. Az yoğun çözeltideki su, daha konsantre çözeltiyi seyreltmek ister. İki çözelti arasında konsantrasyon farkı ortaya çıkar ve ozmotik basınç farkını belirler. Bu basınç farkından dolayı ( 2.31 fit su 1 psi’ye eşittir. ) 1” kare başına 0.454 kg’lık basınç üniteleri yer değiştirir. Yani; 1000 mg/lt toplam çözünmüş farklılık 1 psi ozmotik basınç farkına eşittir. Basınç, ozmotik basıncı büyük olan konsantre solüsyona uygulandığı zaman suyun geçişi tersine döner ve ro kurulmuş olur. Membranın suyu geçirmedeki seçiciliği değişmemiştir. Sadece su ışının yönü değişmiştir. Böylece çözünmüş minerallerden suyun ayrıldığı su arıtım tekniği ortaya çıkmış olur. Tuzun mekanizmasını ve suyun membrandan geçtiğini düşündüğümüzde, tam tuz eliminasyonunun neden olmadığı ve işletim şartlarının arıtımı ne kalitede etkilediği ortaya çıkar. Membranın suyun geçişine izin verirken, tuzları arkada tutması, tuzların çözeltide iyon halinde bulunmasından dolayıdır. Çözeltideki çözünmüş tuzlar katyon ( + ) veya anyonlar ( - ) halindedir. İyonlar membrana yaklaştıklarında, kendi doğal yüklerinin yansımasından dolayı reddedilirler. Aynı yükler birbirini iter tıpkı aynı kutupların birbirini itmesi gibi. Yüksüz olan su, membrandan geçerek süzülmüş tarafta yer alır. Katyonlar ve anyonlar çözelti içerisinde dolaşırlar ve bazen birbirleriyle temas edecek kadar yaklaşarak bireysel yüklerini boşaltırlar. Bunlar membrandan rahatlıkla geçerler. Tuzlu su tarafını sürekli durulamak, membranın tıkanmasını engellemek açısından önemlidir. Su, bütün tuzlarını bırakarak membrandan geçtiğinde, tuzlu su konsantrasyonu gitgide artar. Drenaj olmazsa, tuzlu su tarafındaki mineral konsantrasyonu, tuzun çözünmüş limitlerinin üzerine çıkar ve çökelti oluşturarak membran üzerinde tabakalaşır. Tuzlu su tarafındaki aşırı konsantrasyondan kaçınmak amacı ile nüfuz etme hacmi, düşük basınç sisteminde geri alınır. Besleme akımı hacminin, % 30 - 60 oranında korunması ile sağlanır. RO ile arıtılacak sularda en önemli parametre şüphesiz TDS değeridir. TDS bize kullanılan ham su hakkında net bilgiler vermektedir.

RO MEMBRANLARININ YAPILARI : Ters Ozmoz ünitelerinde kullanılan yarı geçirgen membranlar asimetrik yoğunlukta dizilmiş polimer tabakalarıdır. Bunlar çok yoğun ve ince bir bariyer tabakasına sahiptir. ( 1”/10 milyon inceliğinde ) daha büyük gözenekli tabakalarla da desteklenmiştir. Tuz geçişini engellemek ve pratikte yeterli su akış oranını sağlamak için kullanılan madde selüloz asetat olmuştur ve halen de kullanılmaktadır. Örneğin polimerler yalnız kullanılırlar veya ince tabaka kompozit membran adıyla polisülfon ile birlikte kullanılırlar.

RO ÇALIŞMA SİSTEMİ : Bütün RO’ların çalışma prensibi aynıdır. Besleme akımı membrandan geçerken süzülme gerçekleşir ve su membrandan geçerken mineraller dışarı taşınarak atılır. Düşük Basınçlı Sistemler : Düşük basınçlı ro üniteleri genelde besleme basıncının 100 psig’den az olduğu sistemlerdir. Membrandaki basınç farkı azaltılınca su üretimi durur. Alınan tedbir,membrandaki çözünmüş konsantrasyon farkını azaltana kadar tuz geçişi devam edecektir, yüksek TDS suyu membranın süzülmüş tarafında ortaya çıkacaktır. Bu olay TDS krebi olarak tanımlanır.  Yüksek Basınçlı Sistemler : 100 psig üzerindeki basınç pompalı donanımlar, yüksek basınçlı sistemler olarak sınıflandırılır. Gerçek operasyon basıncı, 100 - 1000 psig arasında değişir. Bu değişim seçilen membrana ve arıtılan suya göre belirlenir. Çoğul membran sistemleri düşünüldüğünde, her modül en az 1, en çok 6 membran içerir ve çapları 2.5 - 8” arasındadır. Süzme kalitesi, kapasite, debi, uzaklaştırma yüzdesi ve iyileştirme ile ilgili özel operasyon istekleri hedefe bağlıdır. Bunlarla ilgili dizayn bilgileri kullanılan membran ve pompa tipleriyle doğrudan alakalıdır.

RO İLE İÇME SUYU ÜRETİMİ:  Ters osmos üniteler genelde ön filtrasyon aşamaları sonrasında kullanılır. Su önce partikül filtreden geçirilir. Partikül filtrasyon, suyun içinde bulunan 5 mikrondan daha büyük olan tüm partikülleri tutar. (1 mikron = 0.001 mm) Partikül filtrasyon membranların tıkanmasını engellemek amacı ile kullanılır. Partikül filtrasyondan sonra su aktif karbon filtreden geçirilir. Aktif karbon ile suda istenmeyen koku, tat ve klor tutulur. Aktif karbon filtreden geçirildikten sonra su, tekrar 1 mikron filtrasyondan geçirilir. Burada daha ince taneciklerin tutulması sağlanır. Bu ünitelerden geçen su ters osmos membrana verilmeye hazırdır. Ters osmos membran suyun çözünmüş iyonları tutar. Suyun içindeki bu iyonlar arasında, ağır metaller, sodyum, kurşun, arsenik, nitrat, asbest ve diğer bir çok zararlı iyonlar bulunur. Su ters osmos membrandan çıktıktan sonra ikinci bir tat düzenleyici post aktif karbon filtreden geçirilir. Ters osmos üniteden çıkan su son derece güvenilir içme suyudur.

S

SELENYUM : ( İçme Suyu Max : 0.01 ppm )

SEPERATÖR : Kaba filtrasyonda kullanılan bir filtre türüdür. Hassas filtrasyon için uygun değildir. Çoğunlukla yüksek debilerde kullanılır.

SERT SUDAN KAYNAKLANAN PROBLEMLER : Sert su, daha fazla endüstride sorunlara yol açar. En büyük sorun ise kazanlarda kireç tabakaları oluşturarak, ısı kayıplarına neden olmasıdır. Başka bir sorunda sert suların proseste (ürünlerde) kullanılmasıdır. Sudaki kireç oranı, ürünün kalitesini bozmakta yada istenen kaliteye ulaşmak için daha fazla kimyasal harcanmasına neden olmaktadır. Evsel kullanımlarda ise; sert su ile yıkanan giysiler, zamanla, solar ve sertleşir. Sabun köpürmez. Ev aletleri de sert sudan etkilenirler. Isıtıldıklarında kalsiyum karbonat ve magnezyum karbonat sudan ayrılır ve ısıtıcılar içinde birikirler. Zamanla cihaz, aynı ısıya ulaşabilmek için daha çok enerji harcar ve ömrü kısalır. Aynı zamanda sert su kullanılan malzemeleri aşındırır ve tıkar.

SERTLİK : Suda bulunan 2 veya daha yüksek değerlikli metal iyonlarının toplam konsantrasyonuna sertlik denir. Sertliği oluşturan en önemli etmenler Kalsiyum ve Magnezyum olup; diğerleri ihmal edilebilecek düzeydedir. Sertliğin ortaya çıktığı iki önemli oluşum vardır. Biri metal iyonlarının sabunlarla çözünmez tuzlar oluşturması sonucu sabunların köpürmemesidir. Diğeri ise sert suların özellikle sıcak olan yüzeylerde pH ve sıcaklığa bağlı olarak çözünmeyen tuzların açığa çıkması ile kabuk oluşturmasıdır. Sert sularda köpürme geç olduğundan sabun sarfiyatı fazladır. Suyun içindeki kalsiyum ve magnezyum, sabunların bileşiminde bulunan sodyum ve potasyum ile yer değiştirerek tamamen sarf edildikten sonra köpürme başlar. Sert suların kullanıldığı tekstil işletmelerinde, boyaların dokuma içerisine tam olarak nüfus etmesi güçleşir.

SİLİKA ( SiO2 ) : Silika miktarı 25 ppm’den fazla ise düşük ısıda kabuklaşma meydana gelir.

SİYANİD : ( İçme Suyu Max : 0.01 ppm )

SODYUM ( Na ) : ( İçme Suyunda Max : 175 ppm ) Taşlaşma özelliği yoktur.

SODYUM KLORÜR ( NaCl ) : Bilinen adı ile tuzdur.

STERİLİZASYON : Dezenfeksiyon ve sterilizasyon işlemleri birbirinden ayrılmalıdır. Sterilizasyon, dezenfeksiyondan daha ileri bir kademe olup, sporlar dahil sudaki tüm canlıların öldürülmesidir.

SU ( H2O ) : Hayatın temel kaynaklarından biridir. İki hidrojen ve bir oksijen molekülünden meydana gelir. Molekül ağırlığı 18 dir. Suyun pisliğini, rengini, bulanıklığını, tadını, sıcaklığını hemen tanıyabilirsek de; duyularımız yardımı ile algılayamadığımız çok küçük veya çözünmüş halde bulunan maddeleri ancak analiz yaparak anlayabiliriz. Korozyon suyun en önemli etkilerinden biridir. Su dokunduğu her şeyi er ya da geç eritir. 

SU ŞARTLANDIRMA : Kısaca proses suyu hazırlamadır. Suyun kullanılacağı yere göre belirlenmiş özelliklere sahip olacak şekilde hazırlanmasıdır.

SU YUMUSATMA SİSTEMLERİ : Su yumuşatma cihazları ham suda bulunan kalsiyum ve magnezyumu sudan uzaklaştırır. sonuçta bu işlemi yapan mineral tankında bulunan katyonik reçinedir. Basit iyon değişim prensibi ile çalışan bu reçineler, sularda bulunan Ca ve Mg iyonlarını yakalar ve bunların yerine reçine yapısındaki Na iyonlarını bırakır. Reçinenin doyması dediğimiz; Na iyonlarının tükenmesi durumunda ise sistem tuzlu su ile rejenere edilerek tekrar servise alınır. Su yumuşatma sistemleri aynı zamanda 1 mg/L ‘den fazla demir ve manganezi de yakalar. Fe ve Mn ‘ın 1 mg/L 'den fazla olduğu sularda, yumuşatıcı ünitenin sağlıklı çalışabilmesi için ön arıtım yapılması gerekmektedir.

SU YUMUŞATMA CİHAZI : Tam otomatik, iyon değiştirme prensibine göre çalışan yumuşatma sistemi, istenilen sertlik değerinde su elde etmek için kullanılır. Tuz kabı PE malzemeden, kapaklı, tabanında eleği olan, içi reçinesiyle dolu reçine tankı, kontrol vanası basınca dayanıklı malzemedendir. Reçine, kalsiyum ve magnezyum gibi çok değerli iyonlara, sodyumdan daha yakındır. Böylece servis aşamasında sert su reçine tankından geçerken kalsiyum ve magnezyum iyonları reçineye yapışır ve denge oluşuncaya kadar sodyum iyonları salar. Sodyum iyonlarının çoğunun yerini sertlik iyonları aldığı zaman reçine tükenir ve rejenerasyonu gerekir. Rejenerasyon işlemi, reçine tanklarından yoğunlaştırılmış NaCl eriği ile geçirerek sertlik iyonlarının yerini sodyum iyonlarının almasıyla sağlanır.

SÜLFAT ( SO4 ) : ( İçme suyunda max : 250 ppm )

SUYUN DEZENFEKSİYONU : Suyun içindeki mikroorganizmal yaşamın kontrolü amacıyla suyun dezenfekte edilmesi şarttır. Dezenfeksiyon işleminin, bir çok şekilde gerçekleştirilmesi mümkündür. Ancak, en yaygın olarak klorlama ve ultraviyole dezenfeksiyon sistemleri kullanılmaktadır.

SERT SU :  Suyun sertliği, evsel, ticari ve endüstriyel kullanımlarda en çok rastlanan problemdir. Suya sertlik veren mineraller daha çok suda çözünmüş olarak bulunan kalsiyum ve magnezyum mineralleridir. Suyun sertlik sınıflaması şu şekilde verilebilir.

Çok yumuşak

0-5 Fr

Yumuşak

5-10 Fr

Orta sert

10-20 Fr

Sert

20-30 Fr

Çok sert

>30 Fr

T

TAT : Su tatsız olmalıdır. Tat suyun estetik değerini etkilediği gibi; diğer kirletici maddelerin varlığının da bir göstergesidir. Suda tadın sebebi çürümüş bitkiler, organik maddeler, çözünmüş gazlar, fenolik bileşikler, çözünmüş tuzlar ve klor fazlasıdır. Arıtma prosesi aktif karbondur.

TDS : Total Dissolved Salts ( toplam çözünmüş tuzlar ) Fitrasyon gibi mekanik bir proses sudan ayrışmaları için yeterli değildir.

TERS OSMOZ SİSTEMLERİ : Ters osmoz sistemi: Saf su eldesi için su içerisindeki tüm mineral ve maddelerin sudan ayrılmasını sağlayan bir sistemdir. Bu cihazlarda verim %50-75 olup maddeler %99 oranında arıtılır. Ters osmoz membranı poliamid ve benzeri malzemeden yapılmıştır. Membran delikleri 1-10 oA arasındadır. oA = Angstrom 10-10 metredir. Delik çapları o kadar küçüktür ki iyonların çoğu da dahil olmak üzere hemen hiçbir şey geçemez. Suyu bu derecede ince deliklerden geçişe zorlamak için basınçlandırmak gerekmektedir. Bu nedenle sistemde pompa kullanılmaktadır.

TIKANMA : Suda Ca, Mg, Fe veya Mn bulunması borularda tıkanmaya yol açar.

TOKSİK MADDE : Zehirli, insan sağlığına zararlı madde.

TOPLAM ÇÖZÜNMÜŞ TUZLAR ( TDS ) : Tuzlar iyonize bileşiklerdir. Başlıcaları karbonat, bikarbonat, klorür, nitrat, sülfat, fosfat, kalsiyum, potasyum, magnezyum, sodyum ve demirdir. TDS'in tad, sertlik, korozyon gibi etkileri vardır. Arıtım prosesi RO veya deiyonizasyondur.

TOPLAM SERTLİK : Kalıcı sertlik ile geçici sertliğin toplamına denir.

TORTU :Tortu filtreleri de diğer tüm arıtma sistemlerinde olduğu gibi otomatik olarak çalışmaktadır. Bu filtrelerin otomasyonunu ise farklı yollar ve ekipmanlarla sağlayabiliriz. Ülkemizde bu sistemler için en çok kullanılan otomasyon yöntemi; Fleck, Sieta, Autotrol vb otomasyon valfleridir. Ancak, özellikle saatlik debiler yükseldiğinde pnömatik sistemler alternatif oluşturmaktadır. Sistemler için kullanılan mineral tankların yapısı ise; karbon çelik, paslanmaz çelik, polyglass, FRP, kompozit, vb olmaktadır.

TRANSMİSYON : Suyun ışık geçirgenliğidir.

TUZ : Reçineli yumuşatma cihazları rejenerasyonları sırasında değişen miktarlarda tuz kullanırlar. Rejenerasyon sıklığı ile değişen ve yıllık olarak hesaplandığında önemli bir masraf kalemi oluşturmaktadır.

TORTU FİLTRASYONU : Genelde görünümü bulanık ve dibinde çökelti bırakan sular, tortulu olarak değerlendirilir. Tortu, suyun kullanım amacı her ne olursa olsun, tolere edilmesi pek mümkün olmayan bir parametredir. Tortu ile renk parametrelerini birbirleriyle karıştırmamak gerekir. Renk, genelde sularda çözünmüş organik madde veya ağır metallerin varlığının göstergesidir. Tortunun çeşitli şekillerde giderilmesi mümkündür. Kum ve antrasit filtreler, otomatik geri yıkamalı tortu filtreleri ve kartuş filtreler bu amaca hizmet eden sistemlerden bazılarıdır. Bunlardan hem boyut olarak küçük, hem de maliyet olarak ucuz olan kartuş ve çelik filtreler sadece süzme görevi görür ve bu cihazların sık sık temizliğine ve peryodik bakımına dikkat edilmelidir. Kum ve antrasit filtrelerde ise filtrasyon sadece, süzme etkisiyle değil aynı zamanda adsorpsiyon etkisi ile de gerçekleşir. Doğru dizayn ve seçim yapıldığı takdirde, oldukça efektif ve güvenilir bir şekilde çalışırlar. Ancak sistem dizaynında tank içi filtrasyon hızının 20 m/saat'i geçmemesi gerekir. Bu değeri aşan durumlarda, sistemin adsorpsiyon etkisi kaybolacağı gibi, basınç kaybı da artacaktır.

TATLI SU VE ACI SU :  Toplam Çözünmüş Madde (TDS) suların mineral ve iyon zenginliğini gösteren önemli parametrelerden bir tanesidir. Çünkü, tabiatta sular, kaynaklarına göre, TDS konsantrasyonları açısından farklılıklar gösterirler. 1500 mg/Lt TDS konsantrasyonu "Tatlı Su" kaynakları için üst limittir. 5000 mg/Lt TDS'ye sahip sular genel olarak "Acı Su" olarak tabir edilirken daha fazla TDS içeren sular "Tuzlu Su" olarak tanımlanır. Sularda yüksek oranda TDS bulunması (> 2000 mg/Lt) hemen her kullanım amacı için suda iyon giderme işlemini gerektiren bir durumdur. Bu tip bir su endüstriyel veya sosyal su temininde kısıtlı amaçlar haricinde kullanılamayacağı gibi, sulama suyu amaçlı olarak ta kullanılamaz.

U

ULTRA SAF SU :  Genellikle yarı geçirgenlerde,ilaç ve kozmetik sanayisinde kullanılan içinde organik madde bulunmayan yüksek dirençli iyi işlenmiş su.

ULTRAVİYOLE ( UV ) : Güneş ışınlarının 2537 angström dalga boyundaki halidir. UV ışınları mikro organizmalar ile direkt temas ederek hücre zarlarından geçer ve DNA yapılarını bozarak ölümlerine sebep olur. UV, görünen ışından daha fazla; x ışınından ise daha az enerjiye sahiptir. UV suyun tadında ve bileşiminde hiçbir değişiklik meydana getirmez.

ULTRAVIOLET - UV DEZENFEKSİYON SİSTEMLERİ : Ultraviole ile dezenfeksiyon, suya bir kimyasal veya oksidant ilave etmeksizin, mikroorganizmaların dezenfeksiyonunu sağlar. Düşük basınçlı civa lambası kullanılarak kısa uv dalgaları üreten dezenfeksiyon sistemi, bakteri, protozoa, virüs, küf, mantar, alg ve bunların yumurtalarını etkisiz hale getirir. Uv sistemlerinde alüminyum yada paslanmaz çelik bir yatak, lambayı sarar ve bu yataktan geçen su uv ışınlarının bombardımanına uğrar. uv sisteminin çalışma prensibi, mikroorganizmaların DNA ve RNA yapılarını bozarak etkisiz hale getirmektedir. UV dezenfeksiyonunun tam olarak gerçekleşebilmesi için suyun bulanık ve renkli olmaması gerekir.bu yüzdende genelde uv öncesinde 5 mikronluk filtre tavsiye edilir. Mikropları öldürme kapasitesi zaman geçtikçe azalır ve yaklaşık yılda bir kez lambasının yenilenmesi tavsiye edilir. Ultraviole sistemlerin geneli paslanmaz çelik bir gövdeden (ışın odası) oluşmaktadır. Ultraviole lambası ise bu odanın içine yerleştirilen quartz camın içinde bulunmaktadır. Sistemin çalışması ise elektrik akımı ile uv lambasının yanması ve verdiği dalga boyu ile suda bulunan organizmaları etkisiz hale getirilmesidir.

UV'NİN AVANTAJLARI : Düşük işletim maliyeti, Düşük temas süresi, Tatsız ve kokusuz olması, Suya bir kimyasal eklenmemesi.

UV'NİN DEZAVANTAJLARI : Düşük nüfuz etme gücü, Bulanıklıkla engellenebilmesi, (ön arıtma ihtiyacı) Tüp üzerinde ince bir tabaka oluşması, UV lambasının zamanla gücünü kaybetmesi.

V

VİRÜS : Mikroskopta görülebilen,enjeksiyona neden olan,yalnızca canlı bir gelişebilen ve çoğalabilen çok sayıda etmenin genel adı.

VİZKOZİTE : Akışkanların akışa direncini gösteren değer.

Y

YUMUŞATMA : En yaygın şekli “iyon değiştirme”dir. Bu işlemde suya sertlik veren Ca++ ve Mg++ iyonları katyonik bir reçineden geçirilerek sudan alınır ve yerine hiç bir şekilde sertliğe sebep olmayan Na+ iyonları suya geçer. Reçine Ca ve Mg iyonları ile doyduğunda; yüksek yoğunluktaki tuzlu su ile rejenerasyon yapılarak yeniden Na iyonları ile yüklenmesi sağlanır.

YUMUŞATMA SİSTEMİ DİZAYNINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR :  Kullanılacak olan mineralin adsorbe katsayısı ve buna bağlı olarak gerekli mineral miktarı, Mineral  tankının büyüklüğü,  Otomasyon sistemi ( Tekli sistem, dublex sistem, zaman kontrollü vb. ) Günümüzde en çok kullanılan su yumuşatma yöntemi; kuvvetli katyonik reçinelerle yapılır. Rejenerasyonu Na  ( Sodyum ) iyonu ile yapılan bu sistemde ham suyun reçine yatağından geçişinde Ca ( Kalsiyum ) ve Mg ( Magnezyum ) iyonları Na iyonları ile yer değiştirir. Genel Rejenerasyonda 100 gr NaCl /lt. reçine kullanıldığında 1 ppm CaCO3 sertlik kaçağı olur. 200 gr NaCl /lt. reçine kullanıldığında 0,5 ppm CaCO3 sertlik kaçağı olur. 250 gr NaCl /lt. reçine kullanıldığında 0,35 ppm CaCO3 sertlik kaçağı olur. Bu sistemler de; tekli, dublex ve triplex olmak üzere üçe ayrılır, aşağıda bu cihazlara ait teknik özellikleri görebilirsiniz. Sistemlerde hamsu sertliği, saatlik ve günlük debiler çok önemlidir. Sistem ihtiyaca göre dizayn edilirken hangi sistemin daha ekonomik olduğu kontrol edilmelidir.  Su yumuşatma sistemlerinde de diğer sistemlerde olduğu gibi PE gövdeli tanklar yada epoksi kaplı çelik tanklar kullanılmaktadır. Sistemlerde değişen tek nokta ise otomasyon sistemlerinin çalışma prensipleridir. Zaman kontrollü, hacim kontrollü, elektronik panel kontrollü ( mikroprosesör ), pnömatik yada manuel olabilen bu sistemler her iki tank modelinde de kullanılabilmektedir.

Z